Blogumu Nasıl Buldunuz ?

6 Mart 2012 Salı

Beyaz Olduğuna İnanana Kadar

Bazen dediğin nedir biliyor musun ? Bir şarkı açar dinlemeye başlarsın. Sözü yoktur, söyleyeni yoktur şarkının ama sen kendi sözlerini ona uyarlarsın anlık. Anlık dinlemeye başlamışsındır zaten şarkıyı da. O anda açılır dudakların ve mırıldanmaya başlarsın, belki huzuru mırıldanırsın belki de nefreti, belki sevgiyi mırıldanırsın belki de kini, öfkeyi. Ama büyük ihtimalle onu hep içinden söylersin, içine söylersin. Yanındaki seni aniden dürtüverir ''Heheeyyt, dalma boğulacaksın'' diye. ''Hahh, yok dalmıyorum'' dersin usulca. Aslında kocaman okyanustasındır ve tek başına. Tek başınasındır ama her zamankinden daha özgürsündür şimdi, herkesten daha özgür. Dalınca belki yaşadıklarını düşünmüşsündür, kim bilir belki de yaşayamadıklarını. Yaşayacaklarını bile düşünebilir insan o anda. Sonra elin sol tarafındaki sigara pakedine uzanır ve bir sigara alırsın içinden. Masaya gider gözlerin çakmağı almak için, alır aniden tutuşturuverirsin ucundan. Ardından koskoca bir nefes çekersin ciğerlerine dolar duman. Dışarı verdiğin an gelir, işte o an geldiğinde içindekilerin hepsi dışarı çıkar. İyilikler, kötülükler, nefretler, sevgiler, aşklar, öfkeler ... Bir baba oluverirsin o küçücük yaşında bembeyaz dumanla. Bembeyaz duman simsiyah çıkar dışarı aslında, simsiyah çıkar ama sen göremezsin siyah olduğunu. Gözlerin siyahlığı göremeyecek kadar körleşmiştir artık. Bir nefes daha, bir nefes daha ardından ... Taa ki içindeki siyahlığı temizleyene kadar. Gözlerinin görmediği siyahlığı hem de, taa ki beyaz olduğuna inanana kadar ...

Hiç yorum yok: